Okumazsan, ne kendini ne de hayatı anlamış, kaba saba, duyguları yontulmamış, estetik değer ve güzelliklerden, dolayısıyla bu zevklerin verebileceği mutluluklardan mahrum, acınası bir varlık olarak kalırsın. Daha çok beden gücüne dayalı olarak hayatını daha zor ve zahmetli kazanmaya aday olduğun kadar, çevrendeki insanların, iyi değil ama küçümseyici bakışlarına muhatap olursun. Hiçbir zaman yönetici makamında olamazsın. Hep yönetilen, emir verilen, ayak işlerinde kullanılan bir insan olarak kalırsın. Toplum içindeki saygınlıkla paralel bir durum arzeder çoğu zaman bu da. İnsanî ilişkilerine, dostluklarına, yeni arkadaş veya akraba edinme arzularına yansır.
Okumak, hiç kimsenin arzu etmeyeceği bu vaziyeti tersine çeviren sihirli bir sopadır. Okumak, yed-i beyza ile dokunulan asa-yı Musa'dır, değdiğini pırıl pırıl, aydınlık ve estetik yapar, sağlık ve mutluluk bahşeder. O yüzden Okuduğun Kadarsın kitabının ilk bölümü "Okumak Bir Harika" adını alıyor. Halk arasında bunun için "mucize" kavramı kullanılır. Ancak bu kelime peygamberlerde görülen olağanüstülükleri ifade ettiğinden, biz öyle demedik. Müslümanlardan olan harikaya "keramet" denir. Biz dahi öyle desek olurdu, ama "harika" kelimesi de unutulmasın diye öyle diyoruz.