"Çocuk kitapları yazarlarına şunları öneriyorum: Gözlerinizle görmeyiniz. Sözcüklerle görünüz, sözcükler gözleriniz olsun. Bu, büyük devrimdir. Ne yazık ki bizim edebiyatımızda herkes sözcüklerle görmüyor. Ama asıl görülecek göz, asıl bize yararlı olacak göz sözcüklerdir… Sözcükler başlı başına bir kitaptır. Bir sözcüğün içindeki hece farkları sınırsız imgelemler yaratır. İşte, çocuk edebiyatı budur."
Fazıl Hüsnü Dağlarca
Çocuklar nelerden hoşlanır, nelere güler?
Heyecanları nelerdir? Nelere üzülür?
Arkadaşları ve çevresiyle neleri paylaşmak ister?
Neler, nasıl paylaşılırsa sevinç ve mutluluğu artar, onun coşkusuna yenileri eklenir?
Onu örseleyen, onun yeteneklerini, gizil güçlerini körelten olaylar nelerdir?
Çocuklar hangi ortamlarda yeti ve yeteneklerini bütün doğallığı ile yaşama geçirir?
Bu karmaşık dünyada çocuğun hayata, sanata, sevgiye olan incelikli merakını hissedebilmek, bunları harekete geçirmeye yardımcı olabilmek yetişkinlerin biricik görevidir. Çocuk o kadar kırılgandır ki bir sözümüz, bir hareketimiz onun dünyasını kapatmasına yetebilir. Ama güvenirse bu el değmemiş yepyeni dünyayı birlikte keşfe çıkabiliriz. Kitaplar bu dünyayı aralayacak ilk kapı olursa ne mutlu bize…