Orta Doğu, kültürlerin raks ettiği, kesiştiği bir yer. Tarıma elverişli toprakları, zengin petrol yatakları, jeopolitik konumu, Basra Körfezi ve Süveyş Kanalı'na sahip olması Orta Doğu'nun önemini artıran nedenlerdendir. Emperyal güç odaklarının, özellikle petrolün bulunmasından sonra bu coğrafyaya ilgilerinin arttığı bilinmektedir. Enerji kaynaklarının yoğun olduğu bölgeler Osmanlı idaresinde iken, bu topraklara ve bu toprakların yer altı zenginliklerine göz diken güç odakları Osmanlı'yı neredeyse yerli işbirlikçileri ile yıktılar. Ve ardından da coğrafyanın bağrına İsrail hançerini sapladılar. Bu hançer halen coğrafyamızın kanını akıtmaya devam ediyor. Orta Doğu coğrafyasının ekserisinde yönetimler genelde halkın hizmetinde olmaktan çok, kendilerine o makamları tahsis edenlerin emirlerinde olmayı tercih edenlerden oluşmakta. Bu nedenle de başta Filistin olmak üzere gerek Lübnan gerekse Suriye gibi yerlerde bir türlü barış gelmemekte. Takdimine çalıştığımız bu mütevazı çalışma özellikle 1979 İran Devrimi ile 1990 yılları arasında Orta Doğu coğrafyasında olup-bitenleri kapsamaktadır.