İki yakası da pusuya düşmüş bir şehrin ortasında bacası tüten son ev kadar yalnız ve kalan o son ev kadar dokunulmazdı. Saklı olanı çağırmıştı çünkü gizlenmiş olanı. Hatırası koca bir coğrafyanın tarihinde yer edinmiş, ülkeler kurup ülkeler yıkanı. Ne demeliydi şimdi, nasıl başlamalıydı? Tekrarı mümkün olmayan bir sahneyi geri çağırmıştı. Bu en onulmaz zamanda hem de. Torunu Şimal'e doğru dönüp "bana en yakın olandan bahsedebilir misin?" dedi.
Nedir içimizdeki bu tamamlanamayan boşluk?