Ölü Canlar, Nikolay Vasilyeviç Gogol'un önemli eserlerinden biridir. 19.yüzyıl başlarındaki Rusya'yı en iyi anlatan eserlerden biri kabul edilir.
23 yıllık yazarlık hayatının 17 yılını Ölü Canlar romanına harcamıştır. Çok sevdiği Puşkin'in önerisiyle üç cilt olarak tasarladığı kitabının 1842'de biten ilk cildi, sansür komitesi tarafından bazı yerleri değiştirilerek basılmış, ikinci cildinde beklediği etkiyi yapamadığını iddia etmiş ve bir bunalım yaşayarak ikinci cildi, 1852 yılının bir şubat gecesinde yakmıştır. Kitap, ateşten kurtarılan sayfalarla tamamlanmaya çalışılmıştır.
Roman N.. şehrinde bir otelin önünde duran süslü bir araba ile başlar. İçinden bir kişi iner. Bu Pavel İvanoviç Çiçikof'tur. Zengin olmak isteyen kurnaz, ağzı laf yapan, iyi giyimli bir adam olan Çiçikof, köyleri dolaşarak ağalardan ölen müjikleri/işçileri satın alır. Bunları çalıştırdığını söyleyerek devletten ödenek almanın yolunu arayan, böylece itibar sahibi bir beyefendi olmak isteyen bir dolandırıcıdır. Çiçikof, girdiği gruplar arasında ilgi görmeye başlar, hakkında ve özellikle sosyetik kadınlar aransında zenginliği ve asilliği konusunda rivayetler üretilir. Foyası ortaya çıkınca hapse atılır ve etkili insanların araya girmesiyle şehirden uzaklaşması şartıyla serbest bırakılır. Gogol, bu olayla o yıllarda Rusya'nın zamanın feodal taşra yapısını, köylülerin sefaletini, taşra zenginlerinin şehir özentiliğini, aristokrat ve zengin sınıfın görkemli hayatını, memurların rüşvet almalarını, içki ve kumara olan düşkünlükleri, günlük hayatı, duygu alemini, toplumdaki bütün bozuklukları, kötülükleri ve çeşitli aksaklıkları farklı kahramanlarla ortaya koymaya çalışmış ve espirili bir dille eleştirmek istemiştir.
Toprağın işlenmesinin önemi ile, romanın sonunda Prens valinin memurlara yaptığı konuşma eserin en önemli bölümüdür.