On bir yaşındaki Nelson'ın biricik ablası ve aynı zamanda tek arkadaşı Celeste kayboldu. Annesiyle babası da onu aramaya gidince Nelson'ın, dayısı Pogo ile baş başa kalmaktan başka çaresi yoktu. Pogo bir katedralin tesisat işlerini yapıyordu ve Nelson, buranın karanlık dehlizlerindeki mahzende eski bir makineye rastladı. Yedi ölümcül günahın yanlışlıkla ruhundan çıkıp canavarlaşmasına sebep olan tam da buydu. Böylece küçük, çirkin mi çirkin ve huysuz yedi canavar, nereye giderse gitsin Nelson'ı takip etmeye başladı. Ancak aslında hikâye bundan çok daha fazlasıydı. Nelson, kendi canavarları sayesinde akıl almaz maceralara atılacak, sihrin gücüyle tanışacak, bir yandan ablasını bulmaya çalışırken bir yandan da daha önce hiç alışık olmadığı türden bir arkadaşlık deneyimi yaşayacak.