Mihail Bulgakov'un sürükleyici anlatımıyla 1917 Rus Devrimi yıllarını konu alan Ölümcül Yumurtalar, zooloji profesörü Persikov'un tesadüfen de olsa, canlı organizmaların üreme hızlarını arttıran ve aynı zamanda onları olduklarından daha da büyüten bir buluşa imza atmasıyla başlar: Kızıl Işın'ı bulmasıyla. Bu buluş esnasında ülkedeki tüm tavukların öldüğü bir salgın ortaya çıkınca Persikov'un denenmemiş bu buluşu son çaredir. Süregelen olaylarda karışıklıklar baş gösterince bazı sonlar kaçınılmaz olacaktır. Bilinçsiz buluşun yol açtığı sonuçlar, Rus Devrimi'ni de eleştirir niteliktedir. Ölümcül Yumurtalar, bilimkurgu ve eleştirinin harmanlandığı, akıcı bir dile sahip modern bir klasiktir.