İnsan algılardan oluşuyor. Hani şeftali tüyü gibi gibi sarılmış insan, aura denen bir kılcal yumak, safi algı. Algılar bilinç demek. Duyguların bilinci, sezgilerin bilinci, hislerin bilinci, fikirlerin bilinci, sevginin bilinci, aşkın bilinci, korkuların bilinci, şehvetin bilinci, kederin bilinci, cesaretin bilinci.
Bu algılar hareket ediyor, kayıyor, yer değiştiriyor, toprak kayması gibi. Değerler kayıyor. Kavramlar kayıyor. Her şey yer değiştiriyor. Cesaret yer değiştiriyor, hayatın karşısında kayboluyor, soyunmakta yer buluyor. Aşk yer değiştiriyor, kalpten libidoya iniyor. Kimlik yer değiştiriyor, başka aidiyetlerde yer buluyor.
Algıların bu hareketliliğini fark eden muktedirler, insan yığınlarını kolaylıkla idare edebilmenin yolunu bulmuşlar, insanla oynuyorlar, vicdanla oynuyorlar, aşkla oynuyorlar, istedikleri yere yerleştiriyorlar. Ulusları siliyorlar, kültürleri dönüştürüyorlar, Dünya'nın çehresini değiştiriyorlar.
Ama unuttukları bir şey var, Evren Baba nefes alıyor...
Aşk ile…