Nakledildiğine göre İbn Abbâs radıyallâhu anhuma, bu âyet hakkında şöyle demiştir: Kimin için uzun ömür ve yaşama hükmü verilmişse; o, muhakkak kendisi için takdir edilmiş olan ömrü yaşar. Bu ömrü doldurması demek, kendisi için takdir edilmiş olan yazının tamamlanması demektir. Kimin de ömrünün kısa olması kararlaştırılmışsa onun da hayatı mutlaka ömrüne göredir. Onun hayatı, kendisi için kaydedilen yazıya göredir. İşte Allah Teâlâ bu âyette, bunun hepsinin yazısının Allah katında olduğunu bildiriyor.( Tefsiru İbn Kesir.) Demek ki, insanın ömrünün uzun veya kısa olmasının kararını veren Allah'tır. Allah azze ve celle her şeyi ve herkesin kaderini, gökleri ve yeryüzünü yaratmadan elli bin sene önce yazıp takdir etmiştir. ( Sünen-i Tirmizt, 2156; Sahîhu'l-Cami, 4380.) Biz Allah'ın Levh-i Mahfuz'da, geçmişte olanları ve kıyamete dek olacak olanları yazdığma iman ederiz. Her şeyin Allah'ın yaratması, kudreti ve tedbiri sayesinde meydana geldiğine inanırız. Şüphesiz ki, Levh-i Mahfuz'da yazılanlar mutlaka gerçekleşecektir. Belirtmek gerekir ki, insanın ömrünün uzatılmasına sebep olan birçok hayırlı amel vardır ki, eğer insan bunları yaparsa, ömrünü uzatmış olur. Bu konuda Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: "Kazayı ancak dua önler, ömrü ise ancak iyilik uzatır." (Sünen-i Tirmizî, 2139; Silsiletu'l-Ehâdîsi's-Sahîha, 154.)