Bir göz ağlarken diğer gözün güldüğü görülmüş müdür? Dünya kaç köşeymiş uzun uzun konuşan, konuştuklarını tekrar eden, saplantıyla özlemlerini, evveliyatlarını anlatan Dersimliler. Küçük, sıradan, kayıp giden hatıralar, garezler, kibirlenmeler... Yanlışın, kahırla ufalan hayatın farkında olan Zazalar, Kürtler, Ermeniler, Kızılbaşlar... Candarmalar, paşalar, hükümetler, aşiretler, metruk evler, boşalmış ovalar, inatla geleneğe sarılan köylüler, atlılar, tüfengler... Gece Kelebeği yeniden kanat çırpıyor... İlk kitabın öncesine gidiyor. Eprimiş bir rüyayı pastoral ve masalsı bir üslupla, kederle resmediyor. Zor diyorsun, yazık! Hepsinin bir hikâyesi vardı. "Haydar Karataş canavarcasına yazar damarı olan birisi. Hayvani bir yazar, bunu olumlu anlamda söylüyorum. Yaşar Kemal'de de böyle doğadan kaynaklanan bir güç vardır." -Murathan Mungan- "... Haydar Karataş yeni dönem yazarlar arasında kendine has sese sahip ender isimlerden... Onun cümlelerine alışanlar hep aynı tadı arar." -Burhan Sönmez- "Bu derece mükemmel bir Türkçe nasıl olabilir?" -Kaan Arslanoğlu- "Haydar Karataş, Dersim'in acılı müziğini kendine özgü, soluk kesen, masalsı anlatımıyla kulaklarımıza ulaştırıyor yine." -Gün Zileli-