"Titanik'ten hayatlarını kurtardılar, umutlarını değil..."
Tarihin en ihtişamlı ve meşhur gemisi Titanik, 1912'de rüyalar ülkesine doğru yola çıkarken, misafirlerine sonsuz hayal ve lüks vadediyordu. Ancak 14 Nisan'ı 15 Nisan'a bağlayan o uğursuz gecede Kuzey Atlantik'in sularına gömüldü. Filikalarda kendine yer bulan şanslı azınlık hayatta kalırken, diğerleri, buz gibi suda yaşam savaşı verdi ve yenildi.
Titanik, birbirinden bambaşka karakterleri bir araya getirmişti. Birinci sınıftaki yemek salonunda çalışan yakışıklı garson Reg; dört çocuğuyla seyahat eden İrlandalı Annie; evlilik dışı ilişkisinden hamile kalan, aristokrat bir aileye mensup Juliette; boğucu bir evliliğin içinde hapsolmuş Amerikalı bir çift ve asla topluluk içine çıkmayan, gizemli bir kadın bu yolculukta hikayelerinin kesişeceğini bilemezdi.
Titanik, birçok insanın hayatını, geride kalanların ise geleceğini çaldı. Kazazedeler yaşadıkları şoku atlatmaya çalışsa da, hayatlarının dümeni ellerinden kayıp gitmişti bir kez.
"Önce kadınlar ve çocuklar, diye bağırıyorlardı durmadan. Benim güvende olduğum anlamına gelen bu söz, bir yandan da hayatta yaşayacağım en büyük acının habercisiydi. Kocamın ölümünün habercisi..."
- Charlotte Collyer / İkinci Sınıf Yolcusu