Hacr müessesesini mevzu edinen bu çalışmada, hacrin hukuki esasları, hangi hal ve şartlarda ortaya çıkacağı, şahıslar üzerinde hangi hukuki neticeleri doğuracağı ve nasıl sona ereceği meseleleri İslam hukuku ve Osmanlı tatbikatı itibarıyla ele alınmıştır. Bu istikamette, Osmanlı uleması tarafından itibar edilen fıkıh literatürü esas kabul edilmiştir. Osmanlı tatbikatını aksettirmesi itibarıyla ise Osmanlı devrinde muteber kabul edilen fetva mecmuaları, mahkeme kayıtları, mühimme defterleri, kanunnameler ve nizamnameler taranmış, alakalı yerlerde metne dahil edilmiştir. Esaslarının mühim bir kısmını ehliyet arızalarında bulan hacr müessesesi, nazari ve tatbiki zeminde ehliyet arızalarını aşarak daha umumi bir tahdit manasını taşır. Nitekim ehliyet arızaları günümüzde medeni hukukun mevzuunu teşkil ederken; hacr, medeni hukuk, icra-iflas hukuku ve idare hukuku sahalarına giren hususlara şamildir. Küçüğün, akıl hastasının, ma'tuhun (aklı zayıf, bunamış kimse) hacri medeni hukuka dahil iken, medyunun (borçlunun) hacri icra ve iflas hukukuna dahildir. Amme nizamını ihlal edenlerin hacri ise adeta bir önleyici idari kolluk hizmeti mahiyetinde olup idare hukukuna dahil edilebilir. Keza Tanzimat devrinde amme menfaatini alakadar eden hususlardaki kimi düzenleyici tasarrufların temelinde hacrin olduğu iddia edilmiştir.