Önleyici yakalama ve durdurma, hukukçunun göz ardı edemeyeceği, giderek önem kazanan, güncel ve dinamik konulardır. Tam bir ceza muhakemesi işlemi ya da kolluk eylemi olarak tanımlanamazlar. Zira oluşum halindedirler. Ne bir ceza muhakemesi işlemi olacak kadar güvenceye sahiptirler ne de salt idari bir eylem olarak tezahür ederler. Ancak mevzuatta ve içtihatta giderek artan önemde yer alırlar ve günlük hayata etki ederler. Özellikle yakalama ve arama koruma tedbirleri açısından, belli hallerde, ikili bir hukuk rejimi doğmaktadır. Dolayısıyla açık, ulaşılabilir ve öngörülebilir bir hukuki çerçeveye oturtulmaları gerekmektedir. Kitapta önleyici yakalama ve durdurma olgularını doğuran tarihsel ve toplumsal koşullar açıklanmaktadır. Bu olguların doktrinde, karşılaştırmalı hukukta, mevzuatta ve içtihatta kapladığı alan irdelenmekte ve olası etkileri tartışılmaktadır. Soruna ilişkin muğlaklığın giderilmesi, temel hukuki ilkelerin saptanması, başvuru yollarının belirlenmesi, ilgili yargı kararlarının derlenip incelenmesi de çalışmanın merkezinde yer alan diğer konulardır.