Rekabetin keskin kılıçlarının gölgesinde, ruhumuzun derinliklerinde bir fısıltı yankılanır: Dişil enerjinin sesi. Maskülen zırhların ardına saklanmış olsa da, bu ses her daim varlığını sürdürür. Unutmayalım ki, erkekler de tıpkı bizim gibi dengeyi ararlar. Güçlü ve maskülen bir erkeğin kalbi, dişil enerjinin ışıltısıyla parlayan bir kadın için atar. Bu, sonsuz bir döngü gibidir, yin ve yang'ın ebedi dansı hücrelerimize işler. Bir erkeği çeken şey, bir kadını "kadın" yapan o özel niteliklerdir. Zarafetin ve narinliğin naif dokunuşu, tutkunun ve cesaretin alev alev yanan ateşi... Önemli olan, bu özelliklerin özgün bir melodide yankılanmasıdır. Bir erkek, romantik anlarda yanında bir "erkek arkadaşı" değil, onu tamamlayan bir kadın ister. Eril ve dişil enerjiler, birbirini çeken ve besleyen iki kutup gibidir. Zıtlıklarıyla bir araya gelir, uyumu ve çekiciliği doğururlar. Güçlü ve özgüvenli bir kadın, erkeğin maskülen enerjisini dengeleyebilir ve ona ilham verebilir. Bu iki enerji, doğanın dengesidir. Her birimiz, bu iki enerjinin farklı tonlarını kendimizde taşırız. Önemli olan, bu enerjileri dengeleyebilmek ve özgün bir armoniyle ifade edebilmektir. Bunu başardığımızda, karşı cinsle uyumlu ve tatmin edici ilişkiler kurabiliriz.