Ekonominin çekirdeğini işletme, işletmenin çekirdeğini ise insan oluşturmaktadır. İnsan sosyal bir varlık olarak yaşadığı çevrenin kültürel ve sosyal yapısından çok fazla etkilenir. İşletmeler; insana değer vererek davranış bilimlerinin ortaya koyduğu bulgulardan faydalanarak, işletmede çalışan kişilerin en etkin ve en verimli şekilde çalışmasını, işte istekli ve mutlu olmalarını sağlamaktadır.
İşletme yapısının iyi olması, tek başına işletme başarısı için yeterli değildir. İşletmelerin yaşamlarını devam ettirebilmesi ve gelişmesi kişisel amaçlar ve işletme amaçların uyumu ile mümkündür. Hizmet sektörlerinde çalışanların hizmet ettikleri işletmeye olan inançları ve işletmenin gelişmesine yapacakları katkıları rekabet gücü üzerinde önemli etkiler doğurmaktadır.
Özellikle kültürel yapımız bağlamında düşünüldüğünde, kendilerine çeşitli imkânlar sunan işletmelerine koşulsuz bir bağlılık ve sadakat hisseden kişiler, değişim ilişkisi içerisinde işletme tarafından korunmayı beklerler. Bu korunma hissi sağlanıyorsa çalışan işinden ve iş ortamından beklentilerinin yeterince karşılandığı algısına sahip olacak ve bu işinden tatmin olması sonucu oluşacaktır. Yaptığı işe karşı yüksek seviyede iş tatmini yaşayan çalışan, çalışmakta olduğu işletmeye karşı yüksek seviyede duygusal bağlılığa sahip olacak ve kendi isteği ile örgütte kalmayı sürdürecektir.
Bu kitapta, örgütsel bağlılık ve iş tatmininin işten ayrılma niyetine etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu doğrultuda, görüşlerin çeşitli yönleriyle ve birbirleriyle ilişkileri açısından ele alındığı ve kapsamlı bir şekilde tartışıldığı bu kitabın ülkemiz eğitim sisteminin bu alandaki problemlerine ışık tutacağı, bu alana ilgi duyan tüm iş insanları, akademisyen ve öğrencilere katkı sağlayacağı umulmaktadır.