Birinci ve ikinci sanayi devriminden sonra geliştirilen yeni metotlar ile endüstriyel üretim, mekanizasyon ve otomasyon süreç içerisindeki ağırlık ve önemini zamanla daha da artırarak devam etmiştir. Bu esnada bazı beşeri problemlerin ortaya çıktığı görülmüştür. Bunun en önemli nedeni, sistem içerisinde çalışan insanın dikkate alınmamış olmasıdır. Sadece amaca yönelik eylemler önem arz etmiştir. Böylece başlangıçta artan üretimin bir müddet sonra gerilemeye başladığı gözlenmiştir.
Günümüzde endüstriyel gelişme ve ilerlemelere modern teknolojiye geçilmiş olmasına rağmen problemler azalmamış, aksine artmıştır. Üretim artışı sağlamak için insan işinin pek çoğunu makine ve teçhizatlara veren günümüz iş örgütlerinde ergonomik deneyimler dikkate alınmadan söz konusu örgütlerin sağlıklı, güvenli, başarılı ve ekonomik olmaları pek de mümkün görünmemektedir.
Teknolojik ilerleme ve gelişmeler çalışanların fiziksel iş yüklerini azaltarak üretimi hızlandırmış ancak zihinsel iş yükü artmaya devam etmiştir. Bu durum, örgütsel faaliyetler içerisinde yer alan bireylerin daha becerikli ve yetenekli olmasını gerektirmiştir. Bu amaçla, iş ortamında insan-makine ilişkilerinin daha yakından bilinmesinin ve çevre ile makine değişkenlerinin insanı motive edici yönde tasarlanmasının gereği açıkça ortaya çıkmaktadır.