Ortadoğu coğrafyası özellikle son yıllarda dünya egemen güçlerinin "uğrak" noktası haline geldi. 11 Eylül saldırılarının bir yönü ile bahane edilerek daha yoğun bir şekilde hak ve özgürlüklerine kast edilmesine zemin hazırlanması, 2010 yılında başlayan Arap Baharı ile birlikte daha zorlu bir sürecin bu topraklara ve insanlarına yaşatılmasına neden oldu. Özellikle Irak, Yemen ve Suriye bu noktada diğerlerinden ayrı tutulabilir.
Suriye'de 2011 yılının sonunda başlayan "hafif tesirli" halk ayaklanmaları sonrasında diğer egemen güçlerin de sürece direkt ya da dolaylı olarak eklemlenmesi ile birlikte bir iç savaşa dönüştü. Halen devam eden bu iç savaşın, özellikle bölge ülkelerine ve Suriye'ye faturası oldukça yüksek çıkmış görünüyor. Suriye iç savaşının Türkiye, İran ve Irak gibi bölgesel aktörler üzerinde etkisi ise bir yönü ile toplumsal ve ekonomik bir takım "yıkıcı" etkilere neden olduğu görülmektedir. Ancak burada daha da önemlisi, bölgesel düzenin bu iç savaş ile birlikte nasıl şekilleneceği konusu.
Bu çalışmanın amacı, genel olarak Ortadoğu coğrafyasının tarihsel gelişimine, kırılma noktalarına ve Suriye özelinde jeopolitik, jeostratejik ve jeoekonomik etkilerine odaklanıldıktan sonra Suriye krizinin genel çerçevesi üzerinde durarak, iç savaşın bir ülkeye ve bölgesel düzene maliyetlerini ortaya koymaktır.