Türkiye, Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP)ın temeline 4 Nisan 1977'de ilk harcı koyarak; bölgeler arası gelir dengesini sağlamak, bölücü faaliyeti ve dayandırıldığı yoksulluk gerekçesini yok etmek istemiştir. Ama, yetmiş beş bin km. kare=75 milyon dönüm araziyi sulayarak; bitki, hayvan, su ürünleri ve elektrik üretim ve ticareti ile bölgeyi şaha kaldırıp, kalkınmasını sağlarken; bu başarı yüzünden başına gelecek iç ve dış gaileler düşünülmüş ve önlemleri alınmış değildir. Çünkü bir eseri yapmak ile ona sahip çıkabilmek ayrı şeylerdir.
İslam'ın Ulu Şeyhi Hacı Bektaş–ı Veli, "insan–ı kamil" (olgun insan) olmak için; "eşine, işine, aşına" ve "eline, beline ve diline sahip olunmalıdır" diyerek insanlığı uyarmaktadır. Kişi seviyesinde bu olgunluk mertebesine ulaşıldıktan sonra insanlık ve toplumlar seviyesinde düzen sahibi olunabilir. Bunun için de kısaca, eşine sahip olabilenin "ailesi" olabilir. Eline yani iline sahip olabilenlerin vatanı ve devleti olabilir. Diline sahip olabilenlerin -diliyle kimseyi incitmeyenlerin- çevrelerine insanlar dolar ve dünya çapında konuşulan lisanları olabilir.
Türk Milleti'nin bütçesinden 32 milyar harcanarak gerçekleştirilen GAP; sahip olunması zor ama çok gerekli varlıklarımızdan birisidir. Ancak sahip olunması gereken her iyi şeye, el uzatanlar da çok olur ve olmaktadır. Yani her iyi şey, beraberinde bazı riskleri de getirir. Kendine yeterli bazı ülkelerin; sömürücü ülke ve bazı ticari güçler tarafından, iflasa sürüklenerek yüksek faizli borç almak zorunda bırakıldığı ve bu suretle sahip oldukları varlıkların dolaylı olarak ellerinden alındığı bilinmektedir.
Son yıllarda Türkiye'de çıkarılan bölücü ve diğer krizlerin sebebinin; "GAP'ın kendi imkanları ile tamamlanması, Bütçe dengelerinin korunması, IMF'e borçların ödenmesi ve hatta ona kredi açılması, İstanbul da 3. Hava Alanı ve 3. Köprü, İstanbul Kanalı, Nükleer Santrallerin durdurulması ve olmazsa ihalelerinin AB ve ABD dışındaki ülkelere verilmesinin önlenmesi" için olduğu bilinmelidir.
Yani Türkiye'nin ne siyasal ne ekonomik bağımsızlığı hazmedilir gibi değildir. Bağımsızlığı elde etmek kadar ona sahip çıkmak için gerekenleri yapmak ve beklenmedik tepkilere de hazırlıklı olunmalıdır. Nerede tatlı su, akarsu, sulanır arazi ve altında maden olan toprak varsa oraları ele geçirmek için devreye sokulmaya hazır savaşlar vardır !..