Ortadoğu kavramı ilk kez, İngilizler tarafından, Osmanlı Devleti'nin Arabistan Yarımadası üzerinde hâkimiyet kurduğu topraklar dışında kalan bölgeler için kullanılmıştır. Bu anlamı ifade eden bölge toprakları, Osmanlı Devleti'nin yıkılışı ile birlikte oldukça genişlemiş ve tüm Arabistan Yarımadası'nı, Mısır'ı, Türkiye'yi, İran'ı kapsar halde kullanılmaya başlanmıştır. Afrika ve Asya kıtasında, Avrupalıların hâkimiyet dönemini içine alan 20. yüzyılın başlarında, Ortadoğu kavramının boyutları iyice genişlemiş, Afrika'da Libya ve Sudan'ı, Asya'da ise Afganistan ve Pakistan'ı içine almaya başlamıştır. Ancak 20. yüzyılın ilk yarısında, bölgede keşfedilen ve çıkarılmaya başlanan zengin petrol yatakları bölge adı ile özdeşleşmiş ve böylece Ortadoğu'nun sınırlarını petrol çizer hale gelmiştir. Ortadoğu bölgesi, tarihin en eski devirlerinde olduğu gibi, bugün de önemli bir jeopolitik konuma sahiptir. Çağın ekonomik gelişmeleri için gereksinim duyulan petrolün bu bölgede çok zengin yataklar içermesi, bölgenin jeopolitik önemini kat kat artırmıştır. Her yönüyle önemli bir konuma sahip olan bu bölgenin İslâm dininin merkezi ve yayılma sahası olmasıyla Müslüman olmayan diğer dünya devletlerinin ilgi odağı haline gelmiştir. Bu kitap, "Ortadoğu'nun jeopolitik önemi nedir?" sorusuna cevap arayanların başvuru kaynağı niteliğinde hazırlanmıştır. Bu nedenle, kitabın Ortadoğu jeopolitiği alanında önemli bir başvuru kaynağı olması beklenmektedir.