Batı birkaç asırdır dünya üzerinde var gücüyle hegemonyasını kurmuş, bu hegemonyayla birlikte bir takım fikirler, düşünceler ve ideolojiler halkların zihinlerine kazınmıştır. Böylelikle uygulamaya konulan siyasî ve fikrî emperyalizm yürürlüğe girerek, Batı'nın sömürüsüne yenik düşen milletlerin zihinlerde inanç ve fikir bozukluğuna yol açmıştır.
İzlenen siyasetin neticesi olarak Doğu milletlerinin, kendisine tâbi olmasını ve itaat etmesini sağlamıştır. Bu sebeplerden dolayı Oryantalizm diye bir bilim dalı kurulmuştur. Böylece Batı, işgal ettiği ülkelerdeki halkların inanç ve düşünce kodlarıyla oynayarak, onları manipüle ederek, uyanışlarını ve mukavemet endişelerini engellemektedir. Oryantalizm emperyalizmin kalemli kanadıdır, sert gücü için yol açıcı ve onun aldatıcı yumuşak gücüdür.
Çünkü gayesi mevcut Doğu'yu tanımak yerine, Batı'nın kendi menfaatine göre Doğu'yu tanıyıp tanımlamaktır. Sonuç itibariyle Oryantalizm; Batı'nın çıkarlarına uygun, kaynak bakımından sömürülecek, kültür ve hammadde bakımından zengin, asla Batı'yla eşdeğer konumda olmayan, her alanda Batı'nın hegemonyası altında bir Doğu tasavvuru yaratmaktan ibaret olan sistematik bir toplum mühendisliğidir. Bundan dolayı oryantalizme "büyük çaplı kültürel işgal" denmiştir.
Bu eser oryantalizmin yapısını, tarihini ve gayesini konu edinerek, reform edilmeye ve yeniden yapılandırmaya muhtaç olduğunu, şu anki haliyle sadece bir baskı unsuru olduğu anlatılmaktadır.