İnsan fiilleriyle ilgili düşünce tarihi boyunca sistematik görüşler dile getirilmiştir. İslam öncesi cahiliye döneminde de mesele bir şekilde insan zihnini meşgul etmiştir. Hz. Peygamber zamanından itibaren, İslam dünyasında bireyin irade hürriyetiyle ilgili tartışmalar, kader meselesiyle bağlantılı olarak başlamış, siyasi, sosyal, kültürel nedenlerle mesele etrafında farklı anlayışlar ortaya konmuştur.
Konuyla ilgili olarak, insanın irade hürrüyetini temel alan, fiillerinden özgürlüğünü benimseyen anlayışa karşılık, insanın özgür olmadığı da ileri sürülmüştür. Mutlak ilahi irade ve insanın iradesi göz önünde bulundurularak, bu iki temel anlayış arasında orta bir çözüm yolu bulunmaya çalışılmıştır. Her görüş sahipleri, anlayışlarını desteklemek üzere Kur'an ve Sünnet'e başvurmuş, kendisine zemin hazırlayacak önemli miktarda malzeme de bulmuştur.