. Yüz yılı aşkın bir süredir devam eden Osmanlı kuruluş tartışması, yapılan çalışma ve araştırmaların artması yanında, yeni düşünce ve paradigmaların da etkisiyle günümüzde hatırı sayılır bir toplama ulaşmıştır. Hatta bir kısmı arşiv belgesi olan bazı yeni bilgi-bulguların ortaya çıkmasıyla, bahsedilen literatür, yaşanan artışla birlikte daha girift bir hal almış ve hala genel geçer kabullere varılamadığından, daha uzunca süre devam edecek gibi durmaktadır.
Yapılan araştırmalarda Osmanlı'yı ortaya çıkaran sebepler bir yana, genel hatlarıyla şimdiye kadar hazırlanan kuruluş çalışmalarının genel görüntüsüne bakıldığında, büyük çoğunluğu itibariyle, İnalcık'ın da vurguladığı Latince bir deyişle formüle edilen "primus inter pares/eşitler arasında birinci" olmak gerçekliğini açıklamak yerine, tersine çoğunlukla genel manzarayı tasvir eder niteliktedir. Hal böyle olunca, eşit şartlara sahiplerden birinci çıkanın, bu işi nasıl başardığı sorusu halen cevapsızdır.
Osmanlı'da diğerlerinin hiçbirisinde bulunmayan nitelikler veya üstünlükler var mıydı? Osmanlı beyliği eşitler arasındayken nasıl birinci oldu? Acaba, Osman Bey attığı her adımda, yaptığı her girişimde sadece "şansı yaver giden" bir aşiret/boy beyi miydi? Yoksa, doğuştan getirdiği bazı üstün nitelikleri yanında, aile ve çevreden aldığı iyi bir eğitim süreci sonunda, niteliklerini daha da ileriye taşıyan, "karizmatik bir lider" miydi? Bu süreçte başka faktörler etkili olmuş muydu? Mümkün olduğunca geniş bir literatür ve bütüncül bir bakış açısıyla hazırlanan bu kitapta, bahsedilen soruların cevaplarını bulacaksınız.