İslâmiyetin ilk yıllarından itibaren eğitimin temel müesseselerinden olan medreseler, 14. yüzyılla birlikte Osmanlı eğitim sisteminin de ana kurumları olmuştur. 18. yüzyılda Mühendishâne-i Bahrî-i Hümâyûn, Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyûn ve bunlara öğrenci yetiştiren rüşdiye ve idadilerin; 19. yüzyılda ise Mekteb-i Harbiye, Mekteb-i Tıbbiye, Mülkiye-i Şâhâne ve Mekteb-i Hukûk-ı Şâhâne gibi mekteplerin açılmasıyla eğitim daha modern bir nitelik kazanmış ve kurumsallaşmaya başlamıştır. Ancak bir yandan modern eğitim kurumları açılırken öte yandan medreseler de varlığını sürdürmeye devam etmiştir.
Osmanlı maarifinin gelenekten moderne uzanan bu serüvenini çeşitli açılardan müzakere eden Osmanlı'da Maarif, eğitim tarihi yazıcılığı, modern mektepler, kadın eğitimi ve medreseler alanlarında yetkin araştırmacıların kaleme aldığı muhtelif makalelerden oluşuyor. Osmanlı bürokratlarının yabancı dil eğitimlerinden okur-yazar annelere kadar uzanan geniş bir konu yelpazesine değinen bu çalışma, Osmanlı eğitim sisteminin kilometre taşlarına temas ederken konuya dair bütüncül bir yaklaşım sunuyor.