Derler ki, bunlardan biri(devşirme-dönme) sırasıyla terakki ederek, nihayet Rumeli de bir eyalete vali olmuş, bulunduğu muhite cami, mektep, medrese gibi İslam ve Osmanlı kültürüne yarayan birçok müesseseler yaptırmış günün birinde durup dururken kethüdasını çağırıp: "Bak ağa şu eflak - Buğdan taraflarında bir Hıristiyan köyüne de kilise yaptır "der. Kethüda hayretle yüzüne bakar, bir Müslüman'ın kilise yaptıramayacağını anlatmak ister. Tabi Paşa anlar ve der ki "Ne bileyim ben, Hocalar Müslümanlığın, Papazlar Hıristiyanlığın hak din olduğunu söylüyorlar. Yaptığım hayır müesseseleri arasında bir de kilise bulunsun. Öteki dünyada hangi din doğru çıkarsa o müessese işe yarar" der.
"Bir zamanlar söğütte Türk'ün, Türkmen'inin elleriyle diktiği o dualı Çınarı Türk'ten daha iyi, daha candan kim koruyabilirdi ki; yaban ellerden, dili, dini sana benzemez, töresiz adamlar topladın, o acayip adamlar ki, zaman için de azgın birer kurt olup, kemirdiler o soylu çınarın özünü! Kemirdiler çünkü o çınarı onlar dikmemişlerdi!"
"Osmanlı İmparatorluğu, Tuna'dan Basra'ya kadar, koca gövdesiyle yan yatmış memelerini sömürücü, yaramaz yavrularının ağzına vermiş, sağmal bir ineğe benzer, yaramazlar, yalnız sütünü değil, terini de kanını da emiyorlar, fakat yine de doymuyorlar"