Eserin konusunu ttikadî bir mezhep olan Şia'nın SafevT Devleti tarafından siyasallaştırmasının ardından Osmanlı Devleti'nin bu oluşuma yönelik tavrının değişimi ve bu çerçevede Safevî taraftarlarına uygulanan cezai müeyyideler ve son dönemde yürürlüğe koyulan İran tebaasıyla evlenme yasağı oluşturmaktadır.
Safevî taraftarı Kızılbaşlara uygulanan yaptırımların hukuki boyutunun değerlendirildiği çalışmada Osmanlı Devleti'nin kanunilik prensibine riayette son derece hassas davrandığı görülmüştür. Suçun sabit olması son derece önemliydi. Cezai soruşturmalarda ehl-i örf hakka ve hukuka riayet hususunda sık sık uyarılıyordu. Tüm bunlar Osmanlı Devleti'nin Kızılbaş siyasetinde gösterdiği önemli hassasiyetlerdi ve gayri hukuki herhangi bir muameleyi içermiyordu. Elbette uygulanan cezaların halk tabanında yaratabileceği tepkiler olabilecekti. Bu tepkilerin devrin şeyhülislâmlarının fetvalarıyla veya ulemanın destekleyici söylemleriyle aşıldığı görülmektedir.
Şia'ya yönelik olumsuz tavrın özel hukuk alanındaki görünümü ise İran tebaasıyla evlenme yasağı uygulamasıdır. Osmanlı Devleti bu yasakla Şiîliğin yayılmasını önlemek istedi ve yasağı etkin kılabilmek için gerek nikâhlananlara gerekse akdedenlere caydırıcı cezalar uyguladı. Buna rağmen bu tür evliklerin önüne geçilemediği görülmektedir.