Genel olarak Türk-İslam medeniyeti, özel olarak da Osmanlı medeniyeti hakkında yapılan çalışmaların en zayıf kısmı, genellikle düşünce ve ilimle ilgili olanıdır. Bu zayıflığın en önemli gerekçesi, "Türklerin askerî, idari ve siyasi alanda ortaya koydukları başarıyı, düşünce alanında ortaya koyamadıkları, dolayısıyla olmayan bir şeyin anlatılmasının da mümkün olmadığı" şeklinde özetlenebilir. Bu yaklaşıma göre Türkler; askerî, idari ve siyasi açıdan "yüceltilirken", ilim ve düşünce açısından esaslı eksikliklerle malul olarak takdim ediliyor.
Türklerin de İngilizler, Fransızlar, Almanlar, Ruslar, Araplar, Farslar gibi, onlardan şu veya bu şekilde farklı veya benzer olsa da düşünmüş olabileceklerini kabul etmek, günümüzde bize oldukça zor gözükse de, bunun gerçekten gerçekleşmiş olup olmadığına bakmak ve bunu araştırmak gerekiyor.
Bu çalışmada, bu ihtiyaca binaen dünyanın en büyük devletlerinden biri olan ve altı yüz yılı aşkın varlığını devam ettiren Osmanlı'nın düşünce dünyası ayrıntıyla tetkik ediliyor ve Batı düşüncesiyle mukayeseli olarak ele alınıyor. Böylece Osmanlı'ya dair üretilmiş oryantalist tabulardan biri daha yıkılıyor.