Michal Ajvaz, Prag'a tuhaf bir övgü niteliği taşıyan bu kitabında Kafka'nın şehrine bu kez merkezin çevresinde gezen hayaletlerle, tuhaf insanlarla, konuşan hayvanlarla ve esrarengiz heykellerle hayat veriyor. Öteki Şehir, sıradan dünyayla çakışan "öteki Prag'a", kütüphanelerin ormanlara dönüştüğü, ayaklarımızın altında gizli geçitlerin açıldığı, yatak örtülerimize dalgaların vurduğu bu görünmez dünyaya dair bir rehber niteliği taşıyor. Jorge Luis Borges'in eserlerinde kullandığı geleneğin ve saplantıların mirasçısı olan, aynı zamanda seçkin Çek fantezi yazarlarının izinden giden Ajvaz'ın Öteki Şehir'i, gözlerimizin görmediği ama bir şekilde varlığını hissettiğimiz dünyalara görünürlük kazandırıyor.
Karlova Sokağı'ndaki antika kitapçıda sıra sıra kitapların önünde bir aşağı bir yukarı yürüyor, arada bir dükkânın camından dışarı bakıyordum. Şiddetli bir kar yağışı başlamıştı. Elimde bir kitap, Aziz Savior Kilisesi'nin duvarının önünde dönüp duran kar tanelerini izledim bir süre. Sonra kitabıma döndüm; kokusunu içime çekiyor, bakışlarımın sayfalar arasında koşturmasına izin veriyor, cümlelerin sırf bağlamından koparıldığı için daha gizemli gelen parçalarını okuyordum. Acelem yoktu; eski kitap kokan, sıcak, sessiz ve sayfalar her çevrildiğinde sanki kitaplar uykularında iç geçiriyormuş gibi hışırtılar duyulan bir odada olmaktan mutluydum. Dışarıdaki karanlığa ve kar fırtınasına çıkmak zorunda olmadığıma seviniyordum.