Küçükken bahçede kaybettiğim zincirin son halkası bu kitapmış meğer. Toprağın içinde ayrı köşelerde uç vermiş iki küçük halka, ilk bakışta bir bütünün parçaları gibi gelmemişti. Ta ki, üzerini sıyırıncaya kadar. Sıyırmak; kaos görüntüsü altındaki büyük organizyonu anlama isteği, buz dağının görünmeyen yüzeyine yolculuk bileti ve duygu dünyasının kapısını aralama çabasıdır. Duygusal kimliğimiz gerçekten kader midir? Yoksa kendimize biçtiğimiz rol mü? Bedensel faaliyetlerimizin devamı için başkalarıyla görev dağılımı yapıyorsak, Ruhsal faaliyetlerimizin devamı içinde duygu dağılımı yapıyor olabilir miyiz?