"Dar gelirli insanların sakini olduğu boyasız bir apartman ve onun giriş dairesi.Yıllanmış duvarlarda asılı duran çerçeveli resimler. Bir duvarda Saatli Maarif Takvimi,ötekinde aile büyükleri ve çocuklar. Evin içinde o an ölüme benzer sessizlik olsa da oyuncaklar önceden evde var olan çocuk neşesini müjdeliyor; duvarlara sinen ve geçmişte kopartılan takvim yaprağında izdüşümleri olan bir neşe.
Üçlü koltukta genç bir çift yan yana duruyorlar. Erkeğin yüzüne mahcubiyet, kadınınyüzüne mahzun bir ifade yerleşmiş; cezalarının açıklanmasını bekleyen sanıklar gibi titrek bir endişe içindeler.
Haciz işlemi başlayınca, sessizlik yerini çaresizliğe bırakıyor."
Coşkun Ongun'dan günlük hayatta süregelen hukuki olguları konu edinen öyküler... Yalnız adliye sürecinde değil, hayatta da karşılaşılan aksaklıkları ele alan yaşanmışlıklar. Bir yanda adaletin kutsallığı, öte yanda ona erişim yolunda
karşılaşılan sorunların sessiz yakıcılığı. Mağduriyetler aynı, mağdurları farklı. Mahkeme kapısında hak arayan sade vatandaş, adliyede saatlerce duruşma bekleyen avukat,hayata ve mesleğin acımasızlığına uyum sağlamaya çalışan ve gelecek kaygısı taşıyan yeni mezun stajyer, atölyede hakları ödenmeyen bir işçi, evraklarla boğuşan kalem memuru ya da binlerce dosya arasında sıkışıp kalan adil bir karar vermek için çırpınan yargıç. Konumları farklı olsa da birbirlerinden habersiz aynı yükü sırtlayan insanların hikâyeleri, Öyküleşen Hukuk'ta bir çırpıda okunacak denli yalın, belleklerde
uzun süre yer edecek kadar derin bir anlatımla okura sunuluyor.