Oyun insanlar tarih sahnesine çıkmadan önce de var olan, toplumları, yaşayışları, kimi zaman inanışları şekillendirmiş, kültür oluşumuna kaynak olmuş önemli bir yaşam içgüdüsüdür. Bu içgüdü sadece insana özgü bir içgüdü değildir. Hayvanlar insanların kendilerine oyun oynamayı öğretmesini beklememiştir. Ancak insan, oyunu sistemli olarak yaşamına entegre edebilmiş, oyunun sihirli çemberi etrafında ritüeller oluşturmuş, oyunu bilinçli olarak yeni doğanlarını hayata hazırlamak için öğretici olarak kullanmıştır. Oyun en doğal öğretmendir. Kurallar koyan, kimi zaman sizi diğerlerinin karşısında şampiyon yapan, kimi zaman bir konuda uzmanlaşmanıza yol gösteren, gözlem, keşif, deney yapmanızı sağlayan, problem çözdüren, strateji geliştirten, konuşmayı, yemek yemeyi, yürümeyi öğreten, sosyalleştiren, sorgulatan, kızdıran, hırslandıran, sevindiren, mutlu eden ve daha birçok duyguyu yaşatan sihirli bir öğretmen. Öğrenenlerin yapısının değiştiği gelecek yüzyıllarda da en doğal öğrenme yöntemimiz hep içimizde olacaktır. Bu kitapta oyunun öğretimsel gücü, oyun kavramının temelinden başlayarak çevrimiçi dersler/süreçlere uzanan şekilde aktarılmaya çalışılmıştır. Oyunu merkezlerine alan öğrenme-öğretme yaklaşımları, oyunların gücü düşünüldüğünde gelecekte giderek artan bir kullanım sahası bulacaktır. Bu kitap, ilgili yaklaşımları sade bir şekilde özetleme amacındadır.