Oyunculuğun, duyguları hissetmekle ilgili olduğunu, oyuncuların karakterin içinde bulunduğu duruma ait duyguları
gerçekten hissetmesi gerektiğini düşünen ama bunun rasyonel olarak nasıl mümkün olacağı üzerinehiç düşünmeyen kuramcılar, uzun yıllardır hepimizi şaşalı cümlelerle, iddialı repliklerle "büyü"ledi ve büyülemeye devam ediyor.Hepimizin bildiği bir çocuk masalında, üzerinde elbise olmayan kralı, iki kurnaz terzi, bu elbiseyi ancak zeki olanlar görür diyerek kandırır. Ne kralın çevresindekiler ne de halk, aslında ortada elbise olmadığını, kralın çıplak olduğunu söylemeye cesaret edemezler. Son derece trajik bir sahneyi başarıyla oynarken, ne kadar iyi oynadıklarının mutluluğunu ve coşkusunu değil de,oynadıkları karakterin yaşadığı acıyı hissettiklerini söyleyenler, kralın çıplak olduğunu gördükleri halde, "aman kral çıplak dersem zeki olmadığımı düşünürler" diyenlere benzerler. Sahne üzerinde, karakterin sahip olduğu varsayılan duyguları aslı gibi yaşamak mümkün değildir ama o duyguların dışsal göstergelerini inandırıcı bir şekilde sanki gerçekmiş gibi yansıtmak mümkündür ve bir oyuncuyu iyi oyuncu yapan da budur! Sizce de kral çıplak demenin ve büyübozumu'nun zamanı çoktan gelmedi mi?