1960-70'lerde Batı'da yeni bir tiyatro araştırmacı kuşağı yetişti. Öncekiler gibi fildişi kulelerinde ya da izleyici koltuklarında oturup sahne üzerine kuramlar üretmek yerine bunlar tiyatroyla etkin bir biçimde uğraşıyordu. Çağın güdülerine de ayak uydurarak, sırt çantalarını yüklenip uzak ülkelere yolculuklara çıktılar. İnsanlık kadar eski ve o kadar yaygın olan oyun olgusunu yüzyıllardır değişmemiş toplumlarda incelediler. Oyunculuk, yönetmenlik, tasarımcılıktan gelen bu öncüler arasında Eugenio Barba özel bir yer tutar. 1980 yılında Uluslararası Tiyatro Antropolojisi Okulu'nu (ISTA) kurdu. Çeşitli kültürlerden ustaları, oyuncu ve araştırmacıları belli aralarla değişik ülkelerdeki oturumlarda bir araya getirme geleneğini başlattı. Daha önceleri sahne sanatlarında Japon No ya da Kabuki Tiyatrosu, Bali Dansı, Hint Dans Tiyatrosu gibi türler Batı'nın egemen bakışıyla betimlenip elden geldiğince ait oldukları kültür çerçevesinde anlamlandırılamaya çalışılırken, artık Doğu ile Batı tekniklerinin tarafsızca karşı karşıya getirilip ortaklıklar ve farklılıklar üzerine konuşuluyordu. Küreselleşmeyle birlikte giderek hızla yok olan geleneksel biçimler ve kültürel farklılıklar olabildiğince derinlemesine inceleniyor ve karşılaştırılıyordu. Elinizdeki bu çalışma uzun yıllardır süregelen bu tartışma ortamının bir sonucudur. Tiyatro antropolojisine özgü bakış açısı tüm oyun biçimlerini kodlanmış ve kodlanmamış türler olarak ikiye ayırır. Doğu kültürlerine ait dans, oyun, gösterim biçimleri kodlanmış, yani önceden belirlenmiş ve tanımlanmış davranışlar üzerine kuruludur. Buna karşılık Batı tiyatrosunda eski çağlarda daha sıkça kullanılan bu önceden belirlenmişlik, bugün artık geçerliğini yitirmiştir. Tiyatro antropolojisinin üzerinde durduğu bir başka Doğu tiyatrosu özelliği de oyunculuk sanatının günümüzde Batı'daki uygulamalar dışında hiç bir dönemde dans ve şarkıdan kopuk olmayışı, oyuncunun her zaman dansçı ve şarkıcı olarak bütünlüklü bir gösterim sanatçısı niteliği taşımasıdır. Oyuncunun Gizli Sanatı, Eugenio Barba ile tiyatro profesörü Nicola Savarese'nin derlediği uzun soluklu bir çalışmanın ürünüdür. Sözlük biçiminde, belli bir yaklaşım kolaylığı sağlamanın yanısıra, oyunculuk sanatının bir "yeryüzü kataloğu" olarak bu alandaki en kapsamlı eserlerden biri olarak yerini almıştır.