"Benim dört duvar arasına hapsedilen otuz altı köpek yaşım... Kim bilir bir başka yıl nerde olursun? Hangi belanın kapısını çalar, hangi zulme dil çıkarırsın? Nereye gidersen git kendinden kaçamazsın. Kendinin esirisin artık. Kendinden kurutulamazsın. Nerde bir zorbalık varsa, sen karşısına dikilecek, gücün yetmese de inatla rüzgâra karşı durmaya çalışacaksın."
Her şeye karşın yüreği ayaz yemiş insanlığa güneş sıcaklığında bakışlar gönderiyor. 'İçerden' biz 'dışarıdakilere' insan sıcaklığını anlatıyor. Güneşi, mavi gökyüzünü görmek için sınırlarımızı aşan bir çaba görüyorsunuz. Hayata dair sıcacık gülüşleri duyumsuyorsunuz kitabı okuyunca. İnsana dair korku, endişe, telaş görüyorsunuz yazılarında, bunu yadsımıyor yazarımız. Örülmek istenen 'Korku Tapınağına' bir tuğla olma korkusudur bu. Maviye, özgürlüğe, sevda şiirleridir öyküleri. Gecemizi maviye boyayan çocuk, çocuk yüreğinden çıkmış öyküler...