Çocuklukla gözümüzü dünyaya açarken bocalarız, gençlikse tam bir heyecan dönemidir.
Yüreğimiz kıpır kıpır dolanır etrafta hangi çiçeğe : konacağını bilemez, kıvranır dururuz. Hata da yaparız, eğer çok yara almamışsak hatamızdan 1 da keyif alırız; ama, ağır bir yara almışsak duraklarız Öteye gidemeyiz. Gençlikle büyümenin
eşiğinde kalakalırız.
'Palamutbükü'nde Aşk' gene bir kızın yaşadığı ağır günleri anlatıyor bize. Dünyayı yeni yenİ öğrenen bîr kız birdenbire kadınlığa geçerse hem de gün be gün yaşanacak istemediği bir hayatın içine çekilirse ne olur?... istanbul'dan Antalya ve Palamutbükü'ne uzanan bir gerçek hayat öyküsünün soluklarına
uzanıyoruz Mustafa Soylu'nun akıcı üslubuyla.
"... Hayalın onu yorduğu zamanlar da olmuyor değildi, kendi yaşamını düşündü, annesi bir kartal gibi onu korumaya çalışmış kollamıştı ama yine de hayatın bir ucundan sağlam tutunamamıştı. Bir baba eksikliği olur muydu? kendi babası alkolikti, onları çok üzmüştü fakat iyî kötü başlarındaydı. Çözemediği doğruyu ama bildiği bir gerçek o da erkeklere artık hiç güvenmiyordu. 'Babama bile güvenmem' en favori sözüydü."