Ailesinin Parma yakınlarındaki kalesinde kahramanlık hikâyeleri dinleyerek büyüyen genç İtalyan asilzade Fabrice del Dongo'nun Waterloo Savaşı'ndan başlayıp Carthusian Manastırı'na uzanan hayatının anlatıldığı roman dünya edebiyatının kilometre taşlarındandır. 19. yüzyılın önde gelen Fransız romancılarından Stendhal, başyapıtlarından biri olan Parma Manastırı'nda derinlerine indiği İtalyan ruhunun kusursuz bir fotoğrafını çeker. Duygusal açıdan ailesinden, düşünsel açıdan da burjuvaziden koparak ülkeden ülkeye, otelden otele dolaşıp sürekli yeni takma adlarla yazan Stendhal'in ruhsal arayışının ürünü olan Parma Manastırı, bir yandan karşı konulmaz tutkulara dönüşen karmaşık duygusal ilişkileri anlatırken, bir yandan da 19. yüzyılın ilk yarısındaki İtalyan ve Fransız toplumlarına amansız eleştiriler yöneltir.