20.yüzyılın başlarında, örgütler kapalı sistem anlayışı ile toplumsal fayda yerine kar elde etmeye yönelmiş, bu durum da hızlı sanayi büyümesinin ve rekabetin küresel boyuta ulaşmasının olumsuz sonuçlarını meydana getirmiştir. Bu tür olumsuz sonuçların dikkat çekecek boyuta geldiği 21. yüzyılda örgütsel amacın yalnızca hissedarların çıkarlarına düşünmekten ziyade tüm paydaşlara hizmet edilmesi gerektiği sonucu ortaya çıkmıştır. Çünkü örgütün faaliyetlerin geniş bir topluluğu etkilemekte ve bu nedenle örgütün hissedarları dışındaki paydaşlara karşı da sorumlu olması gerekmektedir. Paydaşlar bir örgütün hedeflerine ulaşmasında etkisi olan veya bundan etkilenen kişileri temsil etmektedir Küresel rekabet ortamında başarılı olabilmek ve yaşamlarını sürdürebilmek için örgütler paydaşları ile kazan-kazan ilişkisi kurabilmeli, yönetim alanında ortaya çıkan çağdaş yaklaşımları benimsemeli ve uygulamaya aktarmalıdırlar. Paydaş teorisine göre iş yapmak tedarikçiler, müşteriler, çalışanlar, yatırımcılar ve topluluklar için değer üretmektir. Bunu gerçekleştirebilen örgütler yaşamlarını sürdürebilir ve rekabet avantajı sağlayabilirler.
Paydaş Odaklı Çağdaş Yönetim Yaklaşımları adı altında yapılan bu çalışma; üzerinde çalışılması ve anlaşılması gereken önemli konuları içermektedir. Bu kitap, paydaş odaklı çağdaş yönetim yaklaşımlarına ilgi duyan araştırmacılar, akademisyenler ve öğrencilerin yanı sıra uygulayıcılara da fayda sağlayacağı düşünülmektedir.