Açlık sınırında yaşayan, temel ihtiyaçlarını karşılayamayan, sosyal devletten nasibini alamayan ve kentlerin belli yoksul kesimlerinde yoğunlaşan insanların bilinçli bir şekilde salt mülkiyete yönelik suç işledikleri bir olgudur.
Bu, sürekli adaletsizlik üreten bir toplumsal yapıda, varlığını sürdürme ihtiyacını derinden hissedenlerin, toplumsal yapıya karşı itirazı ya da isyanı mıdır?
Ya da yoksul ve yoksun bırakılmış varlıksız sınıfın, zengin ve varlıklı sınıftan öç alma duygusu mudur?
Kemal Şahin, Peder Bey'in Yargısı'nda bu ülkenin yurttaşları olduğu halde hak, hukuk, hakkaniyet, adalet, özgürlük, eşitlik ve demokrasiden istisna edilenleri, her gün "Kararlar Mezarlığı"na yenilerini ekleyen ve adaletsizlik üreten "adli makine"yi, temel hak ve özgürlüklerin ihlalini gözler önüne seriyor.
Devleti yönetenlerin topluma adalet borcu olduğunu söyleyerek, insanlığımızı kaybetmemek için Peder Bey'in Yargısı'na "müdahale" ediyor, gerçek bir yargının inşası için asıl müdahale ve talebin yurttaşlardan gelmesi gerektiğini vurguluyor.