Teyzeler geliyor. Saklanmalıyım. Kestirdiğim saçlarımı görmemeliler. Kenarları sararmış kirli tırnakları, hilal biçiminde bükülü dudakları, storları yarıya indirilmiş pencereler gibi yarı açık uykulu gözleri, orak gibi kullandıkları soru işaretleriyle geliyorlar. Ağaçların arasında yitip giden balkonumuza kurulup sokağı gözetleyecekler. Çaylarını kim getirecek? Bisikletimi alıp kaçmalıyım. Annem peynirli börek, kısır, hindistan cevizli kek yapmıştır, tabakları tek tek taşıyacak biri gerekir. Ama kaçıyorum.
Melike Belkıs Aydın, kendileri olma uğraşında yara bere içinde kalan, kimileyin ancak ölerek kendisi olabilen ama nihayetinde pembe kızıl saçlarından, pembe kızıl düşlerinden taviz vermeyen kadınları anlatıyor öykülerinde. Yalnızları, yalnızların birbirlerini ve kendilerini dikizlemelerini, benzer hayatlar yaşadıklarının farkında olamayacak kadar mecalsizleşen anne kızları, tutam tutam kesilen saçları, evin orasına burasına dağılmış soru işaretlerini anlatıyor.
Melike Belkıs Aydın'ın kalemi keskin bir kadın zekasını acıyla bileye bileye, en küçük detayların dilini günlük yaşamın hoyrat genellemelerinin üzerine çıkarıyor. Anlam değiştiriyor her şey. Bu kez oyunu kadınlar kuruyor. Pembe kızıl bir ışıltı düşüyor gri hayatlarımızın üzerine.
Mutlaka okunası…