Hem kaynağı hem gayesi bakımından Kur'an-ı Kerim ve Sünneti esas alan pendnâme ve nasihatnâmeler tasavvuf, edebiyat ve ahlâk vadisinde yoğrularak Osmanlı/Türk tarihinde Müslüman şahsiyetin ve milli hayatın inşa ve idamesinde önemli bir yer tutmuşlardır. Feridüddin Attâr'ın şâheserlerinden biri olan Pendnâme'nin çok çeşitli tercüme ve şerhleri yapılmış, eser yeni idraklerle buluşa buluşa, farklı gönül aynalarından yansıyarak günümüze kadar etkisinden hiçbir şey kaybetmeden gelmiştir.
Elinizdeki kitap, Attâr'ın Pendnâmesi'nin nâzımı meçhul manzum bir tercümesi ile Osmanlı gönül erlerinden Murâd-ı Nakşibendî'nin Kitâbu ma-hazar, şerhu alâ Pend-i Attâr ismiyle telif ettiği şerhi buluşturmaktadır. Attâr'ın gönlünde öz olarak doğan Pendnâme, şerh edenlerin gönlünde demlene demlene çağları aşarak, avâm-havas, okuyan-işiten herkesin kısmeti nispetinde istifade edebileceği güncel bir eser hâline geliyor. Aynı zamanda bir eczacı olan Attâr'ın, Horasan taraflarından estirdiği o rayiha Mâ-hazar şerhi ile buluşarak bilhassa modernliğin aslımızdan, sıhhatimizden, şahsiyetimizden alıp götürdüklerini ve neyi kaybettiğimizi hatırlatması bakımından hâlâ derdimize deva olmaya adaydır. Eser, görselin cezbesine kapılmış, hazzın kölesi olmuş, hızın rüzgârına tutulmuş günümüz insanına daima hakkı ve hakikati söyleyen, ahlâkın şaşmaz yolunu gösteren dost bir ses.
Erdemlerle hayatın pratiklerini birbirini yok saymadan mezceden eser, bir bilgenin yüksek tecrübelerini, zengin irfanını, işlek zekâsının inceliklerini günümüze taşıyor. Mütevâzılığında da eşsiz Mevlâna dememiş miydi: "Attâr aşkın yedi şehrini gezdi, dolaştı. Bizse henüz bir sokağın dönemecindeyiz." Bu yönüyle Pendnâme-i Attâr Manzum Tercüme ve Şerhi aynı zamanda bir aşk ve ahlâk öğretisidir.