Felsefe, karşılaşmalardır. Başka filozoflarla, başka metinlerle karşılaşmalar… Çünkü bir filozof kendisini ancak bir başkasının aynasında görebilir. Bunun inkâr edildiği noktada felsefeden söz etmek de güçleşecektir. Zira ne de olsa felsefe kendini başından beri diyalog yoluyla var edegelmiştir.
Doğan Özlem de Persona'da kendi karşılaşmalarını anlatıyor. Pek çok felsefeciyle yürüttüğü tartışmalar aracılığıyla hem onların hem de kendisinin felsefi serüvenini ortaya koyuyor. Çakışma noktalarına, itirazlara, katkılara hep bir anlama çabası eşlik ediyor. Üstelik Doğan Özlem'in yüzleştiği felsefeciler, kimine dostum, kimine hocam dediği Türkiye'deki felsefi geçmişin köşe taşlarıyla sınırlı değil. Macit Gökberk, Takiyettin Mengüşoğlu, İsmail Tunalı gibi isimlerin yanı sıra Vico'dan Habermas'a kadar dünya çapında pek çok filozof da bu serüvene eşlik edenler arasında.
Persona, felsefi bir kavrayışın nasıl oluştuğunun en güzel örneklerinden…