"Genç bir doktora öğrencisi ülkemizin küçük bir ilinde, şehir merkezine yakın bir inşaat alanına, hazırladığı tezine veri elde edebilmek için işçilerle konuşmak amacıyla, şantiye şefinden izin alarak girer. Doktora öğrencisi, ilk rastladığı işçiye yaklaşır ve sorar:
- Kolay gelsin, ne yapıyorsunuz?
İşçi cevap verir:
- Kör müsün be kardeşim! Bu parçalanması zor kayaları ilkel aletlerle kırıyor ve mühendisin emrettiği gibi bir araya yığıyorum. Cehennem sıcağında kan ter içinde çalışıyorum. Üç kuruş para için burada canım çıkıyor.
Doktora öğrencisi hızla oradan uzaklaşır. İleride benzer işi yaptığını fark ettiği ikinci işçiye biraz da çekinerek sorar:
- Kolay gelsin, ne yapıyorsunuz?
İşçi cevap verir:
- Bu gördüğünüz kayaları mühendis beyin istediği şekilde kırıyorum, bana verilen görev bu, kırdığım kayalar inşaatın dolgu malzemesi olarak kullanılacak, onun için işimi dikkatli yapmalıyım. Gerçi işim zor ama ailemi geçindirmek için bu işe ihtiyacım var. Sağlığım elverdiği sürece geçinmek için böyle ağır işlerde çalışabilirim. Hiç değilse bir işim var.
Biraz daha cesaretlenen doktora öğrencisi üçüncü işçiye yaklaşır ve sorar:
- Kolay gelsin, ne yapıyorsunuz?
İşçi cevap verir:
- Burada bir kütüphane inşa ediyoruz. Belki ben bu kütüphaneye gelip hiç kitap okumayacağım. Ama 10 yaşında bir oğlum var, çok yakında o, bu kütüphaneye gelip kitap okuyabilecek. Ben de bu eserin yapılışında katkım olmasından dolayı gurur duyuyorum!"
Aynı işi yapan bu üç kişinin birbirlerinden bu denli farklı düşünmeleri ve hissetmelerinde ne gibi faktörler etkili olabilir? Birinci işçiyi düşündüğümüzde, bu kişinin işini sevmesi mümkün müdür veya üçüncü işçinin sahip olduğu bakış açısına, belirli şartlar sağlanırsa, diğerleri de sahip olabilirler mi?