Gün geçtikçe, deneysel metinler de Kürt romanının oluşma ve kendini yenileme sürecine katılıyor. Zincirlerinden ve prangalarından kurtulan dil, Kürt dilinin bu yeni romanları vasıtasıyla yeni metin okumalarını bir kısmı evcil olma halinden memnun, bir kısmıysa dili dile getirecek yazarları büyük bir heyecanla bekleyen okuyucuların önüne koyacak yazarları bekleyen okuyucuların önüne koyuyor. Ve hiç şüphe yok ki romancı ve sanatçı Şener Özmen, bu ikinci bakımdan, Kürt romanında öncülerden biridir.
Şener Özmen'in ikinci romanı Pêşbaziya Çîrokên Neqediyayî (Bitmemiş Öyküler Yarışması) (ilk romanı, Rojnivîska Spinoza (Spinoza'nın Günlüğü), Lîs, 2008), deneysellik unsurları barındıran, dilin aidiyetteki sınırkırıcılığını kendine dert eden, kahramanlarının ilişkilerinin biçimi yoluyla Kürt aidiyetinin - ister istemez - onu kuşatan aidiyet merkezlerine ait olmadığını, tersine, örselenmiş haline rağmen, kendisinin kendi başına bir aidiyet merkezi olduğunu gösteren bir romandır. Pêşbaziya Çîrokên Neqediyayî (Bitmemiş Öyküler Yarışması), bunu dilin ve deneyselliğin yazım sürecinde birbirlerine paralel ilerledikleri aynı zamanda başarıyor.
Şener Özmen'in yeni romanı, dilinin hareketliliğiyle öne çıkıp Sertac Karan adlı bir kahramanı öne sürüyor. Şener Özmen'in bugünün ve yarının Kürt romancısı olduğuna hiç şüphe yok.