Peyami Bey Cumhuriyet döneminde yetişen parlak zekâlardan biridir. Düşünce ve edebiyat dünyamızdaki seçkin yerini, sadece kendi emeği ile kazanan ikinci bir isim göremiyoruz. Yaşıtlarının okula devam ettiği yıllarda, O, ya Posta-Telgraf Nezaretinde çalışıyordu yahut bir okulda öğretmenlik yapıyordu. Sonraki yıllarda yazıları ve konuşmalarında, sağlam bir iradenin, yoksulluğu, kamçılayan bir imkân olarak kullanabileceğini gençlere anlatır ve kesinlikle ümitsiz olmamalarını öğütler. Arkadaşı Yusuf Ziya Ortaç, O'nun parasız, hatta ekmeksiz kaldığını ama, asla ümitsiz kalmadığını yazar. Üstelik büyük bir hastalık geçiren bu çocuk, bütün ömrünü kalemine dayanarak, yani yazarak geçiren ender basın mensuplarındandır. Kendi kendini yetiştirerek fikir ve sanat hayatımızın en parlak yıldızlarından olan bu insanın hayatı, her okuyucu için ilgi çekicidir. Türk İnkılabına Bakışlar, bugün de ibretle okunmayı ve değerlendirilmeyi hak etmektedir. Birçok kavram ve bakış açısının oradan günümüze kadar geldiği görülecektir. Objektif başlığı altındaki fıkralarının ise, hala günümüze hitap eden içerikleri ve üstün üslupları ile ne yazık ki taklit edilemez bir düzeyde kalışları düşündürücüdür. . 9. Hariciye Koğuşu, Yalnızız ve Matmazel Noralya'nan Koltuğu gibi romanları ise, daima edebiyatımızın köşe taşları olarak anılacaklardır. Hayatı sürekli ve inançlı bir mücadele içinde geçen Peyami Bey'in, yüzlerle ifade edilen eserlerinden ancak iki yüz küsur kadarı tespit edilebilmiştir.