"Evvel zaman içinde, konuşan bir odun parçası vardı. Kışın sobalarımızda yaktığımız türden, hepinizin çok iyi bildiği meşe ağacının odunuydu bu...
Bir gün bu odun parçası, ihtiyar Marangoz Antonyo Usta'nın dükkânına geldi. Çevresindekiler Antonyo'ya "Kiraz Usta" derlerdi.
İhtiyar marangozun burnu, her zaman olgun bir kiraz gibi kıpkırmızı ve pırıl pırıl olduğu için ona böyle sesleniyorlardı. Dükkânın bir köşesindeki odunu görünce, Antonyo Usta gülümsedi, yüzünü bir sevinç dalgası kapladı. Ellerini ovuşturarak odun parçasına doğru yürüyor ve kendi kendine şöyle mırıldanıyordu:"