"Nur-ı aynım Feridun Nafiz Beyefendi;
Bugün sabahleyin masamın başında işle meşgul iken odacı geldi. Elindeki bir paketle mektubu verdi. Üzerindeki yazısından bunun pek sevdiğim bir zattan geldiğini tahmin ettim. Zarfları açtım, mazrûfu görünce öptüm başıma, yüzüme sürdüm…"
Bahariye Mevlevihanesi son postnişini Midhat Bahari, tekkel kapatılıp, "meydan"lar boşaldıktan sonra derviş Feridun Nafiz Uzluk'la yılarca mektuplaşır. Bu mektuplar, bir yandan, Şeyh Efendi'nin Mevleviliğin eski günlerini yad edip, "Ne zaman gönlüme gelse inanın/Değişir zevke döner alamım./Bana en canlı birer hatıradır/Mevlevilikte geçen eyyamım" diyerek, teselli bulduğu bir "meydan" vazifesi görür.Bir yandan da, tekke mensuplarının sıkı takibata uğradığı o yıllarda aktif-siyasi bir direniş göstermek yerine, dervişliği nasıl sürdürebileceklerine dair alternatif bir "meydan" önermektedir: "Ardında eser bırakan, halef bırakmış olur" düsturunca Mevlevîliği kitaplarda, gazetelerde, mecmualarda hasılı matbuatta yaşatmak…
Mektuplar adresine ulaşmıştır!Pir aşkına, Hu.