Dil, iletişim işlevini yitirdi. Daha doğrusu iletişim, açıklığını, sadeliğini, netliğini kaybetti. Her kelimenin, her cümlenin ardında bir ima, işaret, şifre, gönderme aramaya başladık. Takıntılarımız kuruntularımızla el ele verdi böylece ve karanlık bir anlamlar dünyasında yaşamaya mahkûm edildik. Atatürk'ün ifadesiyle zeki bir milletin ferdi olmakla övünürken dünyayı da dolaşma şansına sahip olduk yıllar geçtikçe. Pek çok doğru bildiğimiz şeyin yanlışlığını tecrübe ettik; pek çok yanlışımızı düzelttiğimiz gibi, dünyayı tanıdıkça.
İnsani değerlerin, sadece bizim için kaybolmadığını, bütün insanlığın bu değerlerden yoksun olduğunu öğrendik ayrıca. Dünya, topyekûn bir anlam kaymasına uğramıştı daha doğrusu. Bunca karmaşık mesele karşısında, yazmaktan başka çaremiz mi vardı.