Türkiye, 1960'lı yıllardaki devrimci romantizmin etkisiyle ortaya çıkan radikal sol örgütler ve etnik milliyetçiliğe dayalı Marksist-Leninist terör örgütü olan PKK/KCK terör örgütüyle uzun yıllardan beri mücadele vermektedir. Ancak bugün terörizmle mücadele konusunda salt güvenlik önlemlerinin yetersiz olduğu açıkça ortadadır. Örgütün kuruluşundan günümüze kadarki yapısal ve ideolojik dönüşümünün izlenmesi de terörle mücadele stratejileri ve uygulamaları açısından büyük önem taşımaktadır.
Örgüt, ideolojik açıdan Kürt siyasi oluşumları ve hareketlerinin sözde tek savunucusu ve Kürt vatandaşlarımızın temsili anlamında yegâne belirleyicisi olduğu tezini savunmuş; alternatif oluşumları korkutmak, yıldırmak ve ortadan kaldırmak suretiyle bu iddiasını devam ettirmiştir. Fakat 1990'lı yıllarda Sovyet rejiminin çökmesinin ardından Marksist-Leninist ideolojinin, 2000'li yıllarda ise salt etnik temelle dayalı siyasal taleplerin, terör örgütünü bir arada tutamayacağını ve devamlılığını koruyamayacağını analiz etmiş ve farklı ideolojik arayışlara girişmiştir.
Bu çalışmada, PKK terör örgütünün kuruluşunda belirleyici olan ideolojinin arka planı anlatılmaya çalışılarak, sözde kongre kararları ile birlikte örgütün zaman içerisinde ne tür ideolojik ve yapısal dönüşümler tecrübe ettiği, günümüzdeki söylem ve eylem formları ile yeni örgütlenme biçimleri derinlemesine incelenmiş ve analiz edilmiştir.