Bu kitap, imleç içinde yazılan kelimenin etrafında şekillenir ve tamamen onu anlatır. Geçmişten gelen varlığımıza, günümüzün penceresinden geriye dönerek ışık tutar. Bir bakıma biz onlarızdır onlar da bizler. Tarih kitapları ise onlardan atalarımız diye söz eder ama zamanın göreceli olduğunu düşünecek olursak eğer hem onlar hem de bizler, kendi zaman dilimimize sıkışmış olarak yaşamaya devam ederiz.
Bir de iç sesimiz vardır. Bu eserdeki başkahraman, kendi iç sesinin dile gelmesiyle bu hikâyeyi anlatarak günümüze bir sıçrama yapar. Bununla da yetinmeyip hikâyeyi gelecek zamana taşır. Bizim hikâyemiz de kendi iç sesimizden, bir başka zaman dilimine elbette aktarılıp satır aralarında yeniden vuku bulacaktır.
Bu hikâye, dilin bize sunduğu olanakları ölçüsünde zamanı kırıp hayal gücünü zorlayan esiz bir kurgudur. Bir mağara adamının başına gelenleri es geçme! Bu gerçekte senin, benim, hepimizin hikâyesidir.