20. yüzyılın baskın medyası olan sinema ve televizyon, kültürel duyarlılıklarımızı şekillendirdi ve yansıttı. Peki, 21. yüzyılda neler oluyor? Yeni dijital medya, yeni duyarlılıklar mı demek? 20. yüzyıl sineması, dijital ve bilgisayar tabanlı medya tarafından "aşıldığında", yani Fredric Jameson'ın "kültürel baskın" dediği şey olmaktan çıktığında, sinemanın rolü veya konumu nasıl değişti?
Shane Denson ve Julia Leyda'nın hazırladığı Post Sinema: 21. Yüzyıl Sinemasının Kuramsallaştırılması kitabı, eleştirel bir tavırla bu sorulara odaklanıyor. Kitap, başlangıç noktasını Steven Shaviro'nun "sinema sonrası duygulanım" kavramından alıyor. Yeni eleştiriye kelime dağarcığı yaratma, yeni medya ekolojisiyle uzlaşma amacıyla bir dizi kilit düşünürün fikirlerini genişleten ve geliştiren bir çalışma. Sinematik bir medya rejiminden sinema sonrası medya rejimine geçişin deneyimsel, teknolojik, politik, tarihsel ve ekolojik yönlerini inceleyerek, yeni zemini kırmanın temel sorularını araştırıyor; sinemanın ilk ve ikinci dönemi arasındaki sürekliliklerin yanı sıra kopuklukları da tartışıyor. Estetik ve biçim soruları, değişen teknolojik ve endüstriyel uygulamalarla, çağdaş sermaye oluşumlarıyla, kimlik, sosyal eşitsizlik ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği gibi konulardaki kültürel kaygılarla örtüşüyor. Dijitalleşmenin, öylece kabul edilen gelenekler üzerindeki etkisi de oyunda. Aracılık, yasal ya da yasadışı yeni dağıtım biçimleri, türlere ve ayrı medya biçimlerine akademik ve eleştirel bağımlılık… Kısacası değişen paradigma, bu kitapta 21. yüzyıl sinemasının kuramsallaştırılması amacıyla bütün yönleriyle mercek altına alınıyor.