Postmodernizmin minör edebiyat üzerinden kendini gerçekleştirme yolculuğunun en önemli söyleme biçimi olan küçürek öyküdeki serüvenini titiz bir yolcu olarak, olduğundan biraz daha netleştirmeye çalışan Tezcan Kurt'un bu çalışmasının sadece küçürek öykü
meraklılarına değil, edebiyat bilimi çalışanlarına da oldukça ciddi ufuklar açacağı kanaatindeyim…
Prof. Dr. İsmet Emre
Nano teknolojiler nano-insanı yarattı. Nano-insanın hikayesi de nanodur, küçürektir. Şimdi biz, parçalanmış insanın resimlerine bakıp insanın bu yeni hikayesini, hikayelerini anlamaya çalışıyoruz. Küçürek öykü, hayatı, geçmişi, geleceği, insanı ve evreni bir bütün olarak anlama gücüne dair, inancını yitirmiş insanın bir solukluk yaşamını çığlığa dönüştürmesidir. Bu çığlık afilidir, postmoderndir. Lakin, yaralıdır ve ironiktir. Burada film kareleri yerine kelimelerin resme dönüştüğü ve yoruma ihtiyaç hissettiği bir hal açığa çıkıyor. Artık, öyküler iç dünyamızı kışkırtmak için bizi dipsiz kuyulara davet ediyor. Kuyular, gizemli, lakin derin değil, hemencecik unutuveriyoruz. Tezcan Kurt'un bu rafine çalışmasında küçültülmüş göz ve gönlün büyük isyanını görmek mümkündür. Zevkle okuyacağınızı umuyor, yazarı bu ilk göz ağrısı vesilesiyle de içtenlikle tebrik ediyorum.
Doç. Dr. Ali Öztürk